16 Ocak 2024 Cihannumma Editör Ekibi

Dijital İntifada

Yavuz Selim KURT

Siyonist işgal sadece adına Filistin dediğimiz toprak parçasında gerçekleşmiyor, aynı zamanda tüm enstümanlarını kullanarak hem Müslümanları yıldırmak hem de Filistin’de olup bitenle ilgili hakikatleri gizleyerek, çarpıtarak dünya kamuoyunu yalan beyanlarla aldatmak suretiyle medyada, özellikle sosyal medyada da büyük bir mücadele sürüyor. Gazete ve televizyonların başını çektiği konvansiyonel medyaların yanında büyük çoğunluğu zaten Yahudi kökenliler tarafından kurulup domine edilen ve işgalci İsrail’in her sahada en büyük destekçisi olan ABD’de yerleşik sosyal medya siteleri ve platformları üzerinden küresel anlamda “dijital bir işgal ve apartheid” uygulaması devam ediyor.

Apartheid, Afrika’nın güneyinde bulunan Güney Afrika Cumhuriyeti ile bu devlete bağlı Güneybatı Afrika’da 1948 - 1994 yılları arasında resmî devlet politikası olarak iktidarda bulunan Ulusal Parti hükûmeti tarafından uygulanan ve bu doğrultuda yasalar çıkartarak ırksal ayrımcılığı savunan sistemdir. Apartheid kelimesi Afrikaanca “ayrılık” anlamına gelmektedir. Bu süreç Avrupa kökenli beyazlar tarafından, baasskap adı da verilen ve beyaz ırkın diğer ırklardan üstün olduğunu savunan bir ideoloji ile yürütülmüştür. Avrupa kökenli beyaz adamın Afrika’da uyguladığı bu zalim sistem, Nelson Mandela önderliğindeki uzun soluklu bir mücadele ile mağlup edildi. Ancak işgalci İsrail’in ve bir avuç sapkın Siyonist’in 100 yıla yakın bir süredir Filistin’de ve dünyanın geri kalanında uyguladığı ırkçı emperyalist yaklaşımları, saldırıları her geçen gün şiddetini artırarak devam ediyor. Finans tekeli olduğu kadar medyayı ve sinema sektörünü de kontrollerinde bulunduran bu ırkçı emperyalist siyonistler sadece mazlum Filistinlileri değil kendilerinden olmayan her insanı din, dil, ırk ayırt etmeksizin sömürüyor.

Apartheid kelimesi Afrikaanca “ayrılık” anlamına gelmektedir. Bu süreç Avrupa kökenli beyazlar tarafından, baasskap adı da verilen ve beyaz ırkın diğer ırklardan üstün olduğunu savunan bir ideoloji ile yürütülmüştür.

Enformasyona dayalı ve kültürel işgallerin en güçlü araçlarından biri de hiç kuşkusuz günümüzde sosyal medya mecralarıdır. 1984’te Filistinli Amerikalı entelektüel ve Columbia Üniversitesi Profesörü Edward Said, Filistinlilerin “kendilerini ifade etme haklarının” medya mecralarında reddedildiğini haykırdı. Bu çığlıktan 37 yıl sonra şimdi de sosyal medyada Filistin davasının gerçekleriyle birlikte ifade edilmesine izin verilmiyor. Nisan ayında ZOOM, Facebook ve Youtube Filistin konusundaki müzakerelerin yapıldığı platformları hukuksuzca bloke ettiler.

Mayıs ayında Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesindeki haksız evden çıkarma ve işgaller sonucu başlayan direniş esnasında ve sonrasında 66’sı çocuk olmak üzere 300’e yakın masum Filistinli saldırılarda katledildi. Tüm bunlar olurken Filistinliler ve dünyadaki Müslümanlar ve vicdanlı insanlar bu saldırılara karşı özellikle sosyal medya mecralarında destek ve farkındalık kampanyaları başlattılar. Ancak yukarıda da temas ettiğimiz çoğu ABD’de kurulu sözümona “ifade özgürlüğü”nü en çok önemseyen sosyal medya şirketleri tam bir dijital apartheid örneği sergilediler. Mesela, 130.000 takipçisi bulunan “Şeyh Cerrah’ı Kurtar” sayfası Facebook tarafından gerekçesiz biçimde kapatıldı, Filistinli gazeteci Meryem Barguti’nin hesabı Twitter tarafından “nefret suçu” iddiası ile askıya alındı.

Sosyal medya platformlarında, İsrail’in Filistin’deki suçlarını gizlemek ve Filistin destekçilerini seslerinin duyurmalarını engellemek için kısıtlamak gibi çifte standartlar var.

Birçok sosyal medya kullanıcısı, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçlarla ilgili görüntü ve videolar paylaştıktan sonra, özellikle Facebook ve Instagram’daki hesaplarının yavaşlatıldığından, gönderi ve yorumların engellendiğinden ve silindiğinden şikayet ediyor.

Uygulanan bu planlı ve sistematik Dijital Apartheid’e karşın, şuurlu genç Müslümanlar ve insaf ve vicdan sahibi insanlar da sosyal medya mecralarında hashtag’ler oluşturarak gerçekleri haykırmak ve Filistin Davası’na ve İsrail Sorunu’na dikkatleri çekmek için tüm dünyada kampanyalar başlattılar.

Özellikle Batı’da yaşayan ünlü isimlerin desteği çok anlamlı ve değerliydi.

Ünlü İngiliz rock grubu Pink Floyd’un solisti Roger Waters ise işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Filistinlilerin Yahudi yerleşimciler tarafından zorla evlerinden çıkarılmasını eleştiren bir video yayınladı.

Enformasyona dayalı ve kültürel işgallerin en güçlü araçlarından biri de hiç kuşkusuz günümüzde sosyal medya mecralarıdır.

Waters, yayınladığı videoda “İsrail’i her koşulda destekliyorum” şeklinde açıklamada bulunan ABD Başkanı Joe Biden’a seslenerek, “İnsanların, evlerinden soykırım gibi çıkarılmasına destek oluyorsunuz. Sen nasıl hissederdin Joe Biden? Evinde oturuyorsun, orası senin evin, ailenle yüzyıllardır yaşadığınız yer ve bazı pislikler onu alıp gidiyor.” sözleriyle eleştirdi.

ABD’li sinema oyuncusu ve yönetmen Mark Ruffalo, “Şeyh Cerrah” etiketiyle yaptığı paylaşımda, İsrail’e yaptırım için 2 milyon imza çağrısında bulunan bir internet sayfasının linkini vererek, şunları yazdı:

“Kudüs’te 1500 Filistinli sınır dışı edilmekle karşı karşıya. 200 protestocu yaralandı, 9 çocuk öldürüldü. Güney Afrika’daki yaptırımlar siyahi halkın özgürlüğüne kavuşmasına yardımcı oldu. Filistinlileri özgürleştirmek için İsrail’e yaptırımların zamanı geldi.”

Ünlü sanatçı Rihanna ise Instagram hesabından bir paylaşımda bulundu. Barbadoslu şarkıcı, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

“Kalbim, İsrail ile Filistin arasında sergilenen şiddetle kırılıyor! Görmeye cesaret edemiyorum! Masum İsrailli ve Filistinli çocuklar sığınaklarda bombalardan saklanıyor, 40’tan fazla insan hayatını kaybetti. Sadece Gazze’de en az 13 masum çocuk öldü!”

İsveçli ünlü pop sanatçısı Zara Larsson, Instagram hesabındaki hikayesinde “Özgür Filistin” yazılı fotoğrafı paylaşarak, İsrail’e tepkisini şöyle dile getirdi:

“Dünyanın dört bir yanındaki Yahudi karşıtı şiddete ve tehditlere maruz kalanlar için ayağa kalkmalıyız. Ancak aynı zamanda apartheid ve sivilleri öldüren ve ABD doları ile finanse edilen bir devleti sorumlu tutmalıyız. Birinin diğerini dışlaması gerekmez. Şu anda Filistin’de olan bir utançtır, bir suçtur.”

Ünlü oyuncu Susan Sarandon da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “İsrail hükümeti ve Yahudi yerleşimci örgütler tarafından etnik temizlikle karşı karşıya bırakılan ve terörize edilen Filistin halkıyla dayanışmak... Dünya seyrediyor.” dedi.

Örnekleri yazmakla bitmeyecek kadar çok olan bu destekler insanlığın da artık bu ırkçı emperyalistlerin küresel işgallerine ve “Dijital Apartheid”ine karşı “Küresel İntifada”yı başlatıp devam ettirdiklerini gösteriyor. Bu zulümler yeniden bir çağdaş Hılfü’l Füdul”un (Erdemliler İttifakı) kurulmakta olduğunun da müjdecisi.

Whatsapp Whatsapp